|
|
Yaşamla ölüm arasında hiç durmadan gidip gelen sarkacın ritmiyle, yüksek sesle havlıyor zaman. |
Açık denizlerin tuzdan notalarıyla, şarkılara bata çıka ilerleyen tekne, ağlarında ölü balıkların hüznünü taşıyor. |
|
|
|
|
|
|
çocuk olduğum günlere geri dönerek umutlarımı tazelediğim için olsa gerek, Vietnam’a ayak bastığım andan itibaren eve gelmiş gibi hissettim kendimi. |
Sınırlı sularda yüzmeye razı olmuş onca uysal balığın arasına aykırı balığı çizen ressamın fırçasından, hisseler düşürüyorum kendi payıma… |
|
|
|
|
|
|
“Bay” diye bir cinsiyet olmadığını, kendilerine erkek denmesinin ayıp olmadığını, “enişte” değil birey olduklarını söyleye söyleye dillerinde tüy bitti. |
Öldürüldüğümde Bir Kurbağayı Öpmekten Geliyordum Edip Abi...
|
|
|
|
|
|
|
Pencere önünde oturup sokağı seyreden kadınların gönül kapılarını ardına dek açarak kendi içlerine baktığı dakikaları peşi sıra sürüklüyor rüzgar. |
Sonra bir gece, Taksim meydanında elleri cebinde bir adam görülür. Duran adamlar ve duran kadınlar çoğalır şehirlerin meydanlarında.
Umuda yolculuk baki kalır…
|
|
|
|
|
|
|
O kırmızı eylülde dünyanın dört bir yanına dağılanlar, bütün gençlik anılarını döküp saçmışlardı buralara… |
Hiç yaşanmamış gibi toplumsal bellekten sildiğiniz o kanlı dönemin tanıkları da olmasa, yaşananlara ve yaşatılanlara nasıl inanırdı insanlar? |
|
|
|
|
|
|
Dönüş yolunda, durmadan birbirine dönüşen hayat ve ölüme dair düşünmeye mahkum edilen kırılgan çocuklar gibi ellerinden tutuyoruz hüzünlü şarkıların. |
İç avlu, bütün iç avlular gibi kendi içine hapsettiği sınırlı bir hayatın tutsaklığını yaşarken, ganyan bayisinin önü kalabalıklaşıyor durmadan.
|
|
|
|
|
|
|
Yazdığım bunca satırda kızla oğlanın roman kahramanı olmayı hak etmek için parmaklarını bile oynatmadıklarını fark ettim bir an. Kahraman dediğin isyankar olur ve değiştirir kendisi için tasarlanan hayatı. |
Kadın kısmının attığı taş fazla uzağa gitmiyor ve ne yazık ki sağlam istisnalar bile çürük kaideleri bozamıyor hala.
|
|
|
|
|
|
|
Yaşanamayan an’ların, söylenemeyen sözlerin, yazılamayan ya da yazılıp yırtılan aşk şiirlerinin gömüldüğü bir mezarlıktır kadınların belleği çoğu kez. |
Acılarım ben doğmadan hazırdı. Kitaplardan okumuştum çoğunu. Yazılmamış şiirlerini düşününce Lorca’nın, içim parça parça dağıldı yeryüzüne. |
|
|
|
|